AĞRILARINIZI DİNDİRMEK İÇİN BESLENMENİZE DİKKAT EDİN!

İçinde bulunduğumuz gelişen teknoloji ve fastfood çağında sıklıkla karşımıza çıkan diyabet, kalp ve damar hastalıkları, artrit, kanser, depresyon gibi hastalıklar inflamasyon dediğimiz vücudun karşılaştığı ağrı ve travma  durumunu tetikleyici özellik gösterebilir. Ağrı ise  çevremize karşı verdiğimiz tepkilerin oluşturduğu duygudur. Ağrı çekmemizin sebepleri psikolojik, çevresel, strese dayalı, uyku kalitesine veya fiziksel aktiviteye bağlı ya da beslenme tarzımızla ilgili olabilir.

  Yemekten zevk aldığımız  geleneksel Türk mutfağına baktığımızda karbonhidrat ağırlıklı beslendiğimiz doğrudur. Özellikle beyaz un, rafine şeker, nişasta ağırlıklı besinler   Türk mutfağının olmazsa olmazlarından kabul edilir ancak inflamasyonu artıran besinler yine bunlardır. Vücuda  alınan yüksek  oranda şeker, glikozun toksinlere dönüşmesi sonucu var olan ağrıyı şiddetlendirir.

  Doymuş yağ içeriği yüksek olan kırmızı et ürünleri ve süt ürünleri grubu da inflamasyon oluşmasında etkilidir. Peki edindiğimiz bu bilgiler doğrultusunda ne yapmalıyız? Şanslıyız… Türk mutfağımız yemek konusunda oldukça çeşitli. Bir taraftan tüketimini kısıtlamamız gereken inflamatuar besinler varken, diğer taraftan yerine geçebilecek ve bizi ağrı ve iltihaplanmalardan koruyabilecek mucizevi besinlerimiz var. Gelin bu besinlere birlikte bakalım, yerine alternatifleri koyalım.

  Tatlı krizleriyle birlikte şekerli gıda tüketiminiz artıyor ve sonucunda yağlanma ile birlikte kilo artışı mı görüyorsunuz. Antiinflamatuar  diye tanımladığımız iltihap oluşumunu baskılayan aynı zamanda metabolizmayı hızlandırıcı etkiye sahip tarçın ve zerdeçalı süt ve yoğurtlarınıza eklemeyi deneyebilirsiniz. Böylece vücut ihtiyaç duyduğu şeker isteğini tarçın ve zerdeçaldan karşılayabildiği gibi kan şekeriniz de daha dengeli seyredebilir.

  Buna iyi bir alternatif olarak ara öğünlerde tüketeceğiniz taze ve renkli mevsim meyveleri kan şekerini dengelerken antiinflamatuar etkisini de gösterecektir. İçerdiği çeşitli vitaminler ve mineraller sayesinde bağışıklık siteminizi desteklemek için bir adım daha atacaktır. Yüksek antioksidan etkileri sayesinde vücudu güçlendirici, antiinflamatuar ve antikanserojen özellikleri ile bağışıklık sistemine katkı sağlayan mor-koyu kırmızı meyveleri ve sebzeleri (pancar, turp, çilek, yaban mersini, kiraz, vişne…) beslenmenize ekleyin.

  Beyaz ekmek, pirinç-patates ve hamur işleri yerine; tam tahıllı ürünleri, işlenmemiş kabuklu pirinç, mercimek,  fasülye, soya gibi kurubaklagileri  lif ve posa içeriği yüksek bulguru ve  yeni nesil;amaranth,  kinoa, karabuğday gibi besinleri tercih edebilirsiniz.

  Kırmızı et ve et ürünleri yerine ise; deniz ürünleri, balık, hindi, peynir, yoğurt, kefir gibi protein kalitesi yüksek, doymuş yağ oranı düşük besinler tüketebiliriz.

  Doymuş yağlar yerine; omega-3 yağ asitleri içeren ceviz, fındık, badem, keten tohumu ya da antiinflamatuar yağlar olan çörekotu, zeytinyağı veya avokado meyvesini tüketebiliriz.

Türk mutfağının ana çatısını oluşturan sevilen, akla gelen hakim besinler ve yeni nesil besinler  dışında ağrı ve inflamasyon denince akla gelen bazı besinler vardır. Bu besinlerin her biri antiinflamatuar beslenmenin yapıtaşları olarak düşünülebilir.

Yeşilçay: içinde barındırdığı antioksidan madde “kateşin” sayesinde inflamasyonu azaltmaya yardımcı olduğu, eklem ağrılarına ve kıkırdaklara iyi geldiği bilinir.

Kırmızı meyveler: çilek, üzüm, yabanmersini, böğürtlen, ahududu, vişne, kiraz, kırmızı erik gibi meyvelerdir. İçerdikleri antosiyanin denen antioksidan maddeler sayesinde antiinflamatuar ve ağrı kesici özellik gösterir.

Koyu yeşil ve koyu yeşil yapraklı sebzeler: ıspanak, lahanagiller, brüksel lahanası, kabak, brokoli gibi sebzeler içerdikleri C, K vitaminleri ve antioksidanlarla inflamasyona karşı savaşmada önemli rol oynar. Kan sulandırıcı kullanan kişilerde bu besinler ağrı veya inflamasyon tedavisi için kullanılırken yüksek K vitamini içerikleri ile mutlaka uzman görüşü alınmalıdır.

Sarımsak ve soğan içindeki ibuprofen denilen madde ağrı dindirici ve antiinflamatuar olarak bilinir. Allicin ve glutatyon; güçlü antioksidan yapılar olup soğuk algınlığına karşı koruyucu ve hastalık önleyicidir.

Domates ve havuç içinde bulunan likopen ve beta-karoten sayesinde vücutta hasara neden olacak serbest radikalleri engelleyerek antioksidanların yaptığı gibi antiinflamatuar etki gösterir.

Sonuç olarak bakıldığında nasıl sağlıklı beslenmek ve kilomuzu korumak için tüm besin gruplarından yeterli miktarda yememiz gerekiyorsa ağrı ve inflamasyondan korunmak içinde yapmamız gereken şey de bundan farklı değildir. Yani hayatımıza her renk sebze ve meyveyi sokarak, dozunda hayvansal kaynaklı besinler tüketerek, tam tahıllı ürünler kullanarak, badem-fındık gibi yağlı tohumlar yiyerek ağrılardan kurtulmamız mümkün. Tabağınızı renklendirerek hayata gökkuşağı gibi bakmak sizin elinizde.

Uzm.Dyt.Simge ÇOLAKOĞLU